İŞAD Yönetim Kurulu Üyesi Metin Yılgın, “Ver elini papaz efendi” başlığı ile yaptığı yazılı açıklamasında ilginç bir anektod paylaştı.

Kıbrıs Türk İş İnsanları Derneği (İŞAD) Yönetim Kurulu Üyesi Metin Yılgın, ilginç bir anektodu paylaştığı açıklamasında bu günlerde çok popüler olan bir söylem ile cümlelerine başladığını işaret ederken, kendisinin de özel sektörde faaliyet gösteren bir işletmenin sahibi olduğunu hatırlattı.

Uzun zamandır Covid-19 yüzünden ülkede ve dünyada ki gelişmeleri takip ettiğini aktaran Yılgın, “Sağlık yönünden ne yapabiliriz? Ailemizi ve toplum sağlığını korumak için nasıl adımlar atmalıyız? Dünyada ki diğer ülkeler neler yapıyor? Biz ne kadarını kendimiz için uygulayabiliriz? Bizim siyasi irade bunların ne kadarını başarıyor? Tüm bunları bende hepimizin yaptığı gibi kendimce izliyor ve buna göre bir kanıya varmaya çalışıyorum” ifadelerini kullandı.

“Tüm bunların yanında sağlık sorununu hallettikten sonra ekonomimiz ne olacak?” diyen Metin Yılgın, bu süreç içerisinde kapalı iken çalışanların durumunu, yaşamsal ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız diye de öz kaynaklardan veya alternatif kanallardan çözümler üretmek için kafa yorduklarının altını çizdi.

“ÜLKENİN OMURGASI OLAN YAPIYI AYAKTA TUTMAK İÇİN ADIMLARI İZLİYORUZ”

Yılgın, yaptığı yazılı açıklamanın devamında şunları belirtti: “Birde tabi ki süreç sonrası var. Bu olay bitince ekonomik olarak nereye evrileceğiz, nasıl bir yol izleyeceğiz? Bu süreçte siyasi irade özel sektör denen bu ülkenin omurgası olan bu yapıyı ayakta tutmak için nasıl adımlar atacak diye merakla izliyoruz.

Evet, sağlık alanında imkansızlıklar içerisinde de olsa başarılı adımlar atıldı. Her ne kadar aksilikler ve aksaklıklar olsa da bunu dünya üzerinde en hızlı atlatacak ülkelerden biri olacağımızdan bir an bile şüphe duymadık, duymuyoruz.

“AKLIMA ŞU ANEKTOD GELDİ…”

Lakin ekonomi konusunda atılan adımları izledikçe ve en sonunda dün yapılan özel sektörde destek verilmeyecekler listesini görünce aklıma şu anektod geldi.

Papazın biri bir gün deniz kenarında gezinti yaparken bir anda ayağı kayıp denize düşer. Yüzme bilmeyen papaz suya batıp çıkmaya başlar. Etrafta papazın denize düştüğünü görenler hemen yardım etmek için koşturur. Birbirlerini kenetlenerek zincir oluşturan eşraf elini suya batıp çıkan papaza uzatır ve şöyle seslenirler.

Ver elini papaz efendi! Ver elini papaz efendi!

Ama suya batıp çıkmaya devam eden papaz, hiç duymuyormuş gibi bir türlü elini vermezmiş.

Zincirin içerisinde arkalarda bulunan ve papazı tanıyan biri yüksek sesle öndekilere bağırmış.

Ya o papazı ben tanırım. O pek vermeye alışık değildir.

AL ELİMİ diye seslenin demiş.

AL ELİMİ diye seslenir seslenmez papaz zincir oluşturmuş o topluluğun en önündeki kişinin elini hemen kavramış ve sarılarak kendisini yukarı çektirmiş ve boğulmaktan kurtulmuştur.

İşte aynı bu hikayedeki gibi KKTC siyasi iradesi özel sektöre kulaklarını tıkamış, zaten hiçbir zaman vermeye alışık olmadığı için, verilmesi gereken en önemli zamanda bile boğulmak üzere olan bu durumda bile bir türü elini vermemekte direnmektedir.

Ama siyasi iradenin unuttuğu çok önemli bir konu var, Bu günlerde her sektöre adil davranmayıp özel sektör boğulur ve vergileri alamaz ise, kendisinin bu gün siyasi kaygılar ile ödemeye çalıştığı bu kamu, bir maaş alamadığı zaman bırakın denizi tabiri caizse onu bir kaşık su da boğacaktır.

Saygılarımla”

kaynak: İŞAD Yönetim Kurulu Üyesi Metin Yılgın, “Ver elini papaz efendi.”